HEDEF ÖĞRETMEN OLMASIN! 31 Aralık 2021, 12:06

Sayın Cumhurbaşkanımızın da birçok kez dile getirdiği üzere Türkiye çok önemli noktalarda gözle görülür bir ilerleme sergilerken ve Dünyaya göz dağı verirken mücadele edilmesine rağmen ne yazık ki eğitimde istenilen performans değerlerine henüz ulaşılamamıştır. Son dönemde Finlandiya, Estonya ve Danimarka’nın da içinde olduğu birçok ülkeyi proje kapsamında ziyaret edip eğitim sistemlerini inceleyen biri olarak yazıyorum. Fiziki imkanlar olarak o ülkelerden farkımız olamamasına rağmen yapılan uluslararası testlerde bulunduğumuz nokta ortadadır. Oysaki ülkemizde milli eğitime ayırılan bütçe oldukça yeterli seviyededir. Okullaşma oranı giderek artmakta öğrencinin kitabı ücretsiz dağıtılmakta hatta bazı okullarda tabletle öğretim yapılmakta en uzak noktadan dahi olsa öğrenciler taşımalı sistemle taşınmakta ve öğlen yemekleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Birçok okulda fiziki imkanlar yeterli olmakla beraber akıllı tahtasına varana kadar gerekli ekipmanlar bulunmaktadır. Destekleme yetiştirme kurslarıyla beraber öğretim anlamında eksik kalınan noktalara müdahalede isabetli kararlar alınmış, velinin parası cebinde kalmış uygulamalı eğitim kapsamında biraz eksik kalsa da Türkiye öğretim anlamında çağ atlamıştır. ** Buraya kadar her şey çok güzel ama unutulan bir nokta var ki Türk milli eğitim sisteminin en hassas noktası, şah damarımız olan eğitim ve öğretmenler; anne babadan sonra yanında en çok vakit geçirdiğimiz ikinci anne babalarımız. Eskiden öğretmenin önünde ceketler iliklenirdi, bulundukları mekanlarda baş köşeler gösterilirdi. Sözü dinlenirdi öğretmenin; felsefe önce eğitim, sonra öğretim felsefesiydi. Cumhurbaşkanını da Vali, hâkim, savcısını da çöpçü, tamirci fırıncısını da onlar yetiştirirdi. ** Şimdilerde devir değişti, teknoloji gelişti; velhasıl Google amca yetişti, her öğrencinin eline akıllı telefonlar, tablet bilgisayarlar ilişti. Ana fikri bile olmayan televizyon dizileri yarışma programları aile kavramının da önüne geçti. Öğretmenin yanlışı da doğrusu da değişti. Yalnızca ben diyen öğrenciler, Öğretmeni tehdit eden veliler, eğitimciyi yargılar nitelikte uygulanan kriter ve teknik veriler. Tabii ki kontrol mekanizması çok kuvvetli olacak eğitimde ödül de ceza da olacak, buna hiçbir kimsenin itirazı yok ama görmezden gelinen can alıcı bir nokta var. Sayısı milyonlara ulaşan öğretmenlerin sessiz çığlıkları. Haykırıyorlar duyuramıyorlar seslerini. ** Birçok başarıya imza atıyorlar görmezden geliniyorlar. Öğrenciden, veliden dayak yiyorlar haber konusu bile olmuyorlar, olumsuz bir olay yaşanırsa geçen hafta gündeme oturan öğretmen diye tanımlayamayacağımız vicdanı zayıf bir kişi gibi Türkiye’ye manşet oluyorlar. Öğretmenleri paragöz ve tatil canavarı gibi nitelendiren toplumsal vakalar olsa da eve işin taşındığı tek mesleğin öğretmenlik mesleği olduğu da apaçık ortada. Kendi çocuklarına ayıramadıkları zaman mı dersiniz; öğrencilerinin dertleriyle dertlenip o minicik yüreklerdeki o masum gözlerdeki bakışlarla gıdasını alan mı? ** Maddi kaygıları bir kenara bırakalım hadi; son zamanlarda bütün öğretmenleri birleştiren kanayan yara itibarsızlaştırma! Unutmayalım! Belki şu an tüm bilgilere ulaşabiliriz Google amcadan lakin öğretmenlerdir Türkiye’nin en ücra köşesinde şanlı bayrağımızı dalgalandıran, sınır boylarında eğitim ordusuna nefer olan, Öğretmenlerdir memleketine giderken teröre karşı çıktığı için savunmasızca şehit olan. Ülkeye geleceğimize hizmet uğruna lojmanı bile olmayan mezralarda barakalarda sabahlayan ana dilini bilmediği yurdum insanına milli duyguları aşılayıp karanlığın içindeki insanlarla beraber aydınlıklara doğru yol alan öğretmenlerdir, öğrencisi oynarken düşüp burnu kanasa duygulanıp ağlayan... Pek tabiidir ki milyonluk camia içerisinde vardır çürük elma olan. Sonuç olarak küstürmeyelim öğretmenleri. Teknoloji hızla ilerlerken, çürük elmaları temizleyelim derken bir çuval inciri berbat etmeyelim…

www.manisadenge.comhttp://www.manisadenge.com/hedef-ogretmen-olmasin-makale,4059.html

Manisa'da Denge Gazetesi