TEHLİKE ÇANLARI GENÇLİK İÇİN Mİ ÇALIYOR?
Küçük dünyasında yaşayıp da kendini dev aynasında görmek isteyen insanlara çok rastlıyoruz bu devirde. Kaf dağına tırmanmaya çalışanlar mı dersiniz yaratandan değil yaratılmıştan medet umup, şeytanın karşısında el pençe divan duranlar mı? Hak etmediğine göz koyup gözüne çöp batınca acısını karşıya yansıtanlar, yaşadıkları hayatlar ve sergiledikleri davranışlarla deist ve ateist bir gençlik yetişmesine ön ayak olanlar mı ? İşte var da var. Kendini tarz sananların gençliğimize çok büyük zararı oluyor. Birçok gençle yapmış olduğum sohbetler esnasında mevzu hep kolay para ve zenginlik oluyor nedense. İki laf edelim istiyorum daha hal hatır sormadan jet hızıyla korktuğum yere geliyorum. Ben sormadan onlar söylüyor hayallerini açıyorlar, şimdilerde gündemde olan Çiftlik Bankın dolandırıcı tosununu konuşup nasıl da parayı buldu diyorlar. İzledikleri dizileri ve haftalık yirmi beş bin alan karakterleri konuşuyorlar.Gerçek olanı aramak yerine sanal alemde kayboluyorlar.Toplum içinde of line,sanal alemde online oluyorlar. Sosyal sermayeden ne yazık ki mahrum kalıyorlar. Toplumu ayakta tutan en büyük değer olan güveni unutup güvensizlik ve bencillik üzerine yoğunlaşıyorlar . Narsist bir felsefenin içinde kaybolup gidiyorlar .Anne babalar da bu duruma ne yazık ki seyirci kalıyor.Evlilik evcilik olmuş artık.Aileyi baba değil de çocuklar yönetiyor.Misafire hoş geldin yok,odasına kapanıp çıkmayanlar çok.Sorduğun zaman hep karınları tok.Neymiş devir değişmiş çocuğun üstüne çok gidersen psikolojik komaya girecekmiş.Çocuktan çok geleceğini onlar düşünecekmiş.Yok öyle üç kuruşa beş köfte.Devrin değişmesine teknolojinin gelişmesine ve şartların hız radarına girmesine kimsenin itirazı da yok. İsterseniz biraz beyin fırtınası yapalım doksanlı yıllara İzlanda’ya götüreyim sizleri .Eğitim sistemi çökmüş aile kavramı ayaklar altına alınmış çocukların gecesiyle gündüzü karışmış durumdaydı o zamanlar alkolün yaş sınırı yok sızıp ortalıkta kalanlar çok. Bu işin böyle olmayacağını çabuk anladılar. Kurallar getirdi, sınırlar koydular Saatler gece onu gösterdiğinde on altı yaşından küçük çocuklar dışarı çıkamadılar. Okul sonrası boş zamanlar aile etkinlikleriyle doldu.Aileler de eğitildiler.El birliğiyle sorunları çözdüler. Çok önemli bir gerçek var ki geleceğimizi hazırlamaya çalışırken çocuklarımızı pembe dizi misali hayaller aleminde yaşatan biziz biz.Şu korumacı yaklaşımlardan hemen vazgeçmeliyiz.Ezelim üzelim demiyorum asla, yanlış anlamayın sakın ha! Takip edelim sadece gelişimlerini, gerçekçi kurduralım biraz hayallerini. Birlikte sofraya oturalım her akşam, karanlık çöktü mü evlerine girsinler. Gündüzleri uyuyup da geceyi sokakta geçirmesinler. Siz de biliyorsunuz Vali hikayesini diploma ve okumakla adam olunmuyor. Gençlik için ne yazık ki tehlike çanları çalıyor…
İlgili haber:http://www.manisadenge.com/tehlike-canlari-genclik-icin-mi-caliyor-makale,2706.html