TOPLUMUN ŞAH DAMARLARI

TOPLUMUN ŞAH DAMARLARI

Sayın Cumhurbaşkanımızın da birçok kez dile getirdiği üzere Türkiye çok önemli noktalarda gözle görülür bir ilerleme sergilerken ve dünyaya gözdağı verirken eğitimde istenilen performans değerlerine ulaşılamamıştır. Oysaki milli eğitime ayrılan bütçe oldukça yeterli seviyededir. Türkiye’de Okullaşma oranı giderek artmakta, okuryazarlık oranı üst seviyelere ulaşmakta, öğrencinin kitabı ücretsiz dağıtılmakta; hatta bazı okullarda tabletle öğretim yapılmakta en uzak noktadan dahi olsa öğrenciler taşımalı sistemle taşınmakta ve taşımayla gelen öğrencilerin öğlen yemekleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Bir çok okulda fiziki imkanlar yeterli olmakla beraber akıllı tahtasına varana kadar gerekli ekipmanlar bulunmaktadır. Destekleme yetiştirme kurslarının başlamasıyla öğretim anlamında eksik kalınan noktalara müdahalede isabetli kararlar alınmış, velinin parası cebinde kalmış Türkiye öğretim anlamında adeta çağ atlamıştır. Geldik Türk milli eğitim sisteminin en hassas noktasına; şah damarımız olan eğitim ve öğretmenler! Anne babadan sonra yanında en çok vakit geçirdiğimiz ikinci anne babalarımız. Eskiden öğretmenin önünde ceketlerin düğmeleri iliklenirdi, bulundukları mekanlarda baş köşeler gösterilirdi. Sözü dinlenirdi öğretmenin. Felsefe önce eğitim sonra öğretim felsefesiydi. Cumhurbaşkanını da vali, hakim, savcısını da çöpçü, tamirci fırıncısını da onlar yetiştirirdi. Şimdilerde devir değişti, teknoloji gelişti; velhasıl google amca yetişti, her öğrencinin eline akıllı telefonlar,tablet bilgisayarlar ilişti. Ana fikri bile olmayan televizyon dizileri yarışma programları aile kavramının da önüne geçti. Öğretmenin yanlışı da doğrusu da değişti. Yalnızca ben diyen öğrenciler, hak bilip aslı astarı olmayan sebeplerle öğretmeni tehdit eden veliler eğitimciyi yargılar nitelikte uygulanan kriter ve teknik veriler. Tabii ki kontrol mekanizması çok kuvvetli olacak eğitimde ödül de ceza da olacak, buna hiçbir kimsenin itirazı yok teknolojik ilerlemelerin karşısında duran da yok; ama görmezden gelinen can alıcı bir nokta var. Sayısı milyonlara ulaşan öğretmenlerin sessiz çığlıkları. Haykırıyorlar duyuramıyorlar seslerini. Birçok çok başarıya imza atıyorlar görmezden geliniyorlar Öğrenci kurşunuyla şehit oluyorlar haber konusu bile olmuyorlar, olumsuz bir olay yaşanırsa Türkiye’ye manşet oluyorlar. İstedikleri para pul da değil aslında. Tatilleriyle konuşuluyorlar. Bekara kadın boşamak kolaydır misali hep hedef tahtasında oluyorlar…  Unutmayalım! Belki şu an tüm bilgilere ulaşabilirir, google amcadan ama öğretmenlerdir Türkiye’nin en ücra köşesinde eğitim neferi olarak şanlı bayrağımızı dalgalandıran, sınır boylarında eğitim ordusuna nefer olan, öğretmenlerdir memleketine giderken teröre karşı çıktığı için savunmasızca şehit olan, ülkeye geleceğimize hizmet uğruna lojmanı bile olmayan mezralarda barakalarda sabahlayan ana dilini bilmediği yurdum insanına milli duyguları aşılayıp karanlığın içindeki insanlarla beraber aydınlıklara doğru yol alan,öğretmenlerdir öğrencisi oynarken düşüp burnu kanasa duygulanıp ağlayan … Sonuç olarak küstürmemek gerekir öğretmenleri. Onlar öğretti bizlere bayrak, vatan sevgisini. İstiklal Marşını da öğrendik onlardan, anlatırlardı tarihi titrerdi sesleri heyecandan. Kızarlar bağırırlardı belki bizlere. Ama biz almadık mı yol negatif limanlardan pozitif denizlere. İlim irfan yuvasıdır onlar, teknoloji ne kadar gelişse de baş tacı kalacaklar. Kreş anaokulu derken gözümüzü onlarla açarız. Pek tabiidir ki milyonluk camia içerisinde vardır çürük elma olan. Teknoloji hızla ilerlerken, çürük elmaları temizleyelim derken bir çuval inciri berbat etmemektir aslolan…

İlgili haber:http://www.manisadenge.com/toplumun-sah-damarlari-makale,2667.html